“De ki: “Hak geldi, batıl yok oldu. Hiç şüphesiz batıl yok olucudur.”” (İsra Suresi, 81)
Son zamanlarda evrimciler sıkı sıkıya bağlı oldukları evrim teorisinin yıkılması nedeniyle çaresizliklerini açıkça ortaya koyan ifadeler ve davranışlar sergilemektedirler. Yaratılış Atlası’nın tüm dünyada oluşturduğu şokun yanısıra çeşitli yerlerde düzenlenen fosil sergilerine halkımızın gösterdiği yüksek ilgi Darwinizm’in bir daha geri dönüşü olmayacak şekilde, güçlü bir yıkım darbesi aldığını açıkça ortaya koymaktadır. Tarihin en büyük bilim sahtekarlığını desteklemiş olmanın utancını yaşayan evrimciler önce sessizleşmiş, savunma güçlerini, şevklerini kaybetmişlerdir. Ancak daha sonra sahte bir teoriye ömürlerini harcamış olmanın yıkılmışlığını yaşamaya başlamışlar ve son bir gayretle kaybettikleri itibarlarını kurtarmak için demokrasi, düşünce ve inanç özgürlüğü gibi temel insani hakları umursamaz hale gelerek evrim teorisini çökerten fosil sergilerinin yasaklanması için çaresiz bir gayret içine girmişlerdir. Yaşadıkları paniğin şiddetinden, evrim teorisini sorgulamayı, eleştirmeyi, hatta bu teoriye şüpheyle bakmayı dahi yasaklamaya yeltenmişlerdir. Senelerce sözde bilimsellik kisvesine bürünen Darwinistler, gerçek yüzlerini göstermeye başlamışlar ve evrim teorisine, körü körüne bağlı olduklarını göstererek dogmatik düşüncenin en uç örneğini sergilemişlerdir.
Evrimcileri Korkutan Fosiller Yaratılışın En Büyük Delillerindendir
Darwinizm, insanların bilimsel konulardaki bilgi eksikliğini kullanır ve bilgisiz kitleler üzerinde bir önkabul oluşturmaya çalışır. Bunun için kullanılan yöntem, bol tekrar ile kitle hipnozu yapmak ve büyü etkisi oluşturabilmektir.
Bugün kitle hipnozunun bu etkisi bütün dünyayı sarmıştır. Öyle ki insanların büyük bir kısmı, aslında hakkında hiçbir şey bilmedikleri “evrimin” ateşli birer savunucusu haline dönüştürülmüşlerdir. Aslında pek çoğu, neyi savunduğunun bilincinde dahi değildir. Onlar yalnızca, günlük gazetelerde gördükleri gitgide dikleşen hayali maymun-insan resimlerinin veya “atamız solucanmış” gibi haberlerin etkisinde kalmışlardır. Bu gibi telkinlerle kitle hipnozu başarıya ulaştırılmıştır. Bu sahte başarı nedeniyle kimse “delil var mı?” diye sormayı düşünmemiştir.
Ancak tarihin en büyük kitle aldatmacası olan Darwinizm’in 150 yıllık başarısı son yıllarda Sayın Adnan Oktar vesilesiyle son bulmuştur. Sayın Adnan Oktar’ın yayınladığı çok sayıda kitap ve dünyada deprem etkisi yapan Yaratılış Atlası, evrim sahtekarlığını açıkça ortaya koyan fosil sergileri, dünya çapında yapılan konferanslar ve yayınlanan belgeseller ile Darwinistlerin sahtekarlığı tamamen deşifre edilmiş, Darwinistlerin insanları nasıl göz göre göre aldattıkları açıkça gözler önüne serilmiştir.
350 milyondan fazla fosilin evrimi reddettiğinin açık delillerle gösterilmesi, tek bir proteinin dahi tesadüfen oluşamayacağının bütün dünyaya ilan edilmesi şu günlerde evrimciler üzerinde büyük bir panik oluşturmuştur. Bu panik, evrim teorisini inkar edenlere karşı yıllardır sürdürülen yıldırma politikasının son günlerde şiddetinin artmasıyla daha da açığa çıkmıştır.
Evrimciler Dayatma, Zorbalık, Tehdit ve Baskı Politikası Uygulamaktadırlar
Evrim teorisi zorbalıkla, dayatmayla, sahtekarlıkla ayakta tutulur. Evrim teorisinin yıllardır gündemde olmasının tek sebebi tüm dünyaya hakim bir sistem olan Darwinist diktatörlüktür. Darwinizm, bu dikta rejimi neticesinde insanlara dayatılmış, zorla kabul ettirilmiştir. Darwinist hipnoz, insanların hiç farkına varmadığı şekillerde yaygınlaştırılmış, büyük bir kitle bu hipnozun etkisi altında kalmıştır. Bu kirli diktatörlüğün sinsi yöntemleri sonucunda, evrim teorisi dünya çapında adeta reddedilemez, itiraz edilemez konuma getirilmiştir.
Evrim teorisinin reddi engellenmektedir, çünkü aksi takdirde batıl Darwinizm dininin savunucularının hiçbir dayanağı olmayan bu teoriyi canlı tutabilmek için bir yolu kalmamış olacaktır. Bir yalan açıkça yüksek sesle söylenmekte ve bunun yalan olduğunu göstermek ise suç sayılmaktadır. Bilimsellik iddiasıyla ortaya atılan teori, bilimden tam anlamıyla uzak, resmen ve açıkça reddedilmesi engellenen, batıl, dogmatik bir inanç sistemi haline getirilmiştir. Asıl dikkat çekici olan ise, bunun göz göre göre, hiç çekinmeden yapılmasıdır.
Teorilerinin Çöküşü Evrimcileri Şiddete ve Gerilim İçine Sürüklemiştir
Evrimcilerin, aslında psikolojik bir sıkıntı ve gerilim içinde oldukları yaratılış delillerini gördüklerinde gösterdikleri reaksiyonlardan, kontrolsüz ve sıkıntılı hareketlerinden ve tepkilerinden anlaşılabilmektedir. Darwinistler genellikle bu yenilgiyi ve ezikliği bilerek Yaratılışı savunanların karşısına çıkarlar. Bu nedenle hakkı ve doğruyu savunmanın getirdiği bir rahatlık ve huzur yerine, üstlerinde bir yalanı savunuyor olmanın yükü ve sıkıntısı vardır. Kendi ideolojileri gereği, hiçbir delili olmayan bir teoriyi sanki gerçekmiş ve bilimsel delilleri varmış gibi savunmak zorundadırlar. Evrim teorisinin geçersizliğine dair gösterilen hayati bilimsel delillere bir cevap vermek zorundadırlar. İnsanların gerçek bilimsel delillere inanacağını ve bundan ikna olacaklarını bile bile sanki gerçek bir şeyi savunuyor izlenimi vermeye çalışacaklardır. Bir yalanı savunmak zorunda olmak, özellikle de gerçeklerin farkında olan bir insan için büyük bir sıkıntıdır. Fosil sergileri, kitaplar ve karşılıklı tartışma programları işte bu sebeple evrimcilerin kızdığı, sinirlendiği, sıkıldığı, garip el kol hareketleri ile karşı koymak istediği, öfkeden gerildiği, saldırganlaştığı, bıkkın tavırlar sergilediği ortamlardır.
Darwinistler Özgür Düşünceye ve Demokrasiye Karşıdırlar
Ellerine geçen her fırsatta demokrasi, hak, özgürlük, düşünce hürriyeti gibi kavramların ardına sığınan evrimciler, iddialarının geçersizliği ispatlandığında bir anda bağnaz ve saldırgan hale gelirler. Devamlı ardına sığındıkları düşünce özgürlüğü, söz hakkı, demokrasi, fikir hürriyeti gibi kavramları bir anda yok sayarlar. Yaratılış gerçeğini kanıtlayan deliller ortaya konulduğunda hemen tahammülsüzleşir hatta saldırganlaşırlar. Aslında iddiaları konusunda en sabit fikirli, en fanatik, en bağnaz ve en saplantılı olanlar evrimcilerin kendileridir. Çünkü Darwinizm, bilimin getirdiği bir sonuç değil, aksine bilimin yalanladığı sahte ve sapkın bir inançtır. Sadece ideolojiye ve batıl bir inanç sistemine dayandığı için ancak holigan yöntemleriyle ayakta tutulmaya çalışılmaktadır.
Bugün Darwinizm dünya çapında devlet kurumlarına hakimse, bunun tek sebebi söz konusu zorbaca ve saldırgan sindirme politikasıdır. Eğer Darwinistler;
Bilimsel kanıtların sunulduğu evrim karşıtı konferanslara, delillerle değil de yalnızca pankartlar ve eylemlerle karşı koyuyorlarsa,
Mahkemelerin aksi yönündeki kararlarına ve resmi olarak izin alınmış olunmasına rağmen bilimsel delillerin –yani gerçek fosillerin– yer aldığı sergileri kapattırmaya çalışıyorlarsa,
Bilimsel delil sunan kitapları yakmaya kalkıyorlarsa,
Evrime karşı gelenler sindirilmeye, susturulmaya çalışılıyor işlerinden ediliyor ve evrim, itiraz edilemez bir konuma getiriliyorsa,Bilimsel delilleri okullarda okutmaya çalışanlar mahkemeye veriliyor, evrimi kabul etmeyen öğretmenler, öğretim üyeleri okullardan attırılıyorsa,
Evrim karşıtı bilimsel sergiler ve konferanslardaki saldırgan tavırları nedeniyle, ancak polis gözetiminde oradan uzaklaştırılıyorlarsa,
İşte tüm bunlar, evrimcilerin özgür düşünce ve demokrasiye karşı olduklarını açıkça ortaya koyar.
Evrimciler Sahte Delillerle Sistemli Biçimde Yalan Söylerler
Darwinist propagandanın temelinde, bir yalanın sürekli olarak tekrarı vardır. Yalan sürekli ve belli tekrarlarla söylendikçe, bilim adamları, dünyaca tanınmış dergiler ve gazeteler bu yalana ortak çıktıkça bir kısım bilgisiz insanlar buna inanmaya başlamıştır. İşte Darwinizm’in üreyip genişlediği ortam böyle bir ortamdır.
Evrimciler, tekellerine aldıkları bazı basın yayın araçları yoluyla ilk başta oldukça tepki çeken evrim fikrini derinden ve sessizce yaymışlar, bir kitle hipnozu meydana getirmişlerdir.
Evrimcilerin tekelindeki dergiler, gazeteler, televizyonlar ve diğer yayın organları vasıtasıyla, evrimin bir gerçek olduğuna dair aldatıcı telkinler verilmiştir. Bu telkin halen devam etmektedir.
İnsanlar üzerinde büyü etkisi oluşturabilmek için sahte resimler, rekonstrüksiyonlar, sahte fosiller, sahte çizimler oluşturup görsel telkin metodları geliştirmişlerdir.
Tarihin en büyük sahtekarlığı olmasına rağmen evrimi, okul müfredatlarına bir bilimmiş gibi dahil etmişlerdir.
Darwinist diktatörlük bütün dünyada evrimi koruması altına almış, bazı devlet yönetimleri bu koruyuculuğu bizzat üstlenmiştir. Evrime karşı gelmek adeta bir milli suç sayılmış, insanlar, okullar, idareler bu sebeple mahkemeye verilmiştir.
Bilim, tümüyle evrimi reddetmiş olmasına rağmen, Darwinistler evrime inananları bilimsel, inanmayanları bilim dışı ilan etmişler ve bu telkin sonucunda evrimi reddedenlerin toplumdan dışlanmasını amaç edinmişlerdir.
Evrimcilerin Kabul Görmesi İçin Yüzlerce Yıl Çaba Harcadıkları Teorileri İki Temel Delille Birkaç Dakika İçinde Yerle Bir Edilmiştir
Tek bir proteinin varlığı evrimi yıkmıştır. Darwinistler istedikleri kadar içi formüllerle dolu aldatıcı kitaplar yazsınlar, istedikleri kadar sahte fosiller oluştursunlar, Yaratılışa dair bilimsel delillere istedikleri kadar demagojik saldırılarda bulunsunlar, istedikleri kadar her tarafa hayali çizimlerle doldurdukları kartondan afişler yapıştırıp bunu evrim sergisi diye tanıtıp dursunlar, gülünç duruma düşmekten kurtulamamaktadırlar. Çünkü Darwinistler daha TEK BİR PROTEİNİN NASIL MEYDANA GELDİĞİNİ BİLE AÇIKLAYAMAMAKTADIRLAR.
Canlıların en temel yapıtaşı olan proteinin tek başına ortaya çıkma ihtimali SIFIRDIR. Çünkü bir proteinin oluşması için 100 KADAR PROTEİNİN o sırada o bölgede zaten hazır bulunması ŞARTTIR. Bu olağanüstü komplekslikteki yapının muhteşem detaylarına girmeye bile gerek yoktur. Başka proteinler olmadan bir proteinin oluşmayacağı gerçeği –tek başına- DARWİNİZM’İ EN TEMELİNDEN YERLE BİR ETMEKTEDİR. Evrimcilerin tek bir protein karşısındaki hezimeti bununla bitmez.
Ayrıca,
Tek bir proteinin oluşması için DNA gerekir
Protein olmadan DNA oluşamaz
DNA olmadan protein oluşamaz
Protein olmadan protein oluşamaz
Protein yapımında görev alan proteinlerin bir tanesi bile eksik olsa protein var olamaz
Ribozom olmadan protein oluşmaz
RNA olmadan protein oluşmaz
ATP olmadan protein oluşmaz
ATP’yi üretecek mitokondri olmadan da protein oluşmaz.
Hücre çekirdeği olmadan protein oluşmaz
Sitoplazma olmadan da protein oluşmaz
Hücredeki organellerden bir tanesi eksik olsa protein oluşamaz
Hücredeki bütün organellerin var olması ve çalışması için de proteinler gereklidir
Bu organeller olmadan da hiçbir şekilde protein olmaz.
Kısacası,
BİR PROTEİNİN VAR OLMASI İÇİN HÜCRENİN TAMAMI GEREKİR. Hücre, bugün incelediğimiz ve çok az bir kısmını anlayabildiğimiz mükemmel kompleks yapısı ile var olmadığı sürece, TEK BİR TANE BİLE PROTEİN MEYDANA GELEMEZ.
Görüldüğü gibi evrim teorisi, daha başlangıç aşamasında muazzam bir çöküş ile çökmüş durumdadır. Bir protein karşısında çaresiz kalan Darwinistlerin yeryüzündeki canlı çeşitliliği konusunda insanları aldatmaya çalışmaları, evrim sahtekarlığının ne kadar ciddi boyutlarda olduğunun açık göstergesidir.
Bu sitedeki tüm canlılar, diğer canlıların tamamı gibi milyonlarca yıldır hiç bir değişikliğe uğramamıştır. Allah tüm canlıları hiç değişmeden muhafaza etmiştir.