27 Şubat 2013 Çarşamba
YUSUFCUK
Dünyanın önde gelen helikopter üreticisi Skorsky, asker ve mühimmat taşımak için ürettiği modelinin tasarımını yusufçuğu örnek alarak gerçekleştirmiştir. Yusufçuğun uçuş tekniğini gösteren fotoğraflar bilgisayara (IBM 3081) yüklenmiş, ardından yusufçuğun havadaki manevraları da göz önüne alınarak bilgisayarda 2000 adet özel çizim gerçekleştirilmiştir.
Evrimcilerin sözde ilkel bir dünyanın olduğunu iddia ettikleri bir devirde, bundan 206-144 milyon yıl önce, yusufçuklar günümüz teknolojisiyle elde edilemeyen bir uçuş sistemine sahipti.
SARDALYA
Sardalya balıkları sürü halinde, yazın orta, kışın derin sularda yaşayan gezici balıklardır. Boyları, ortalama 15 santimetre en çok 20-22 santimetre olur. Bu balıklar Karadeniz, Marmara, Çanakkale Boğazı ve Kuzey Ege'de sıkça bulunur. Resimde sürü şeklinde yaşayan bu türün 54-37 milyon yıllık fosili görülmektedir. Tıpkı Allah tarafından yaratılan diğer canlılar gibi, bu canlı da yaratıldığı ilk günden itibaren hiçbir değişikliğe uğramadığından, evrim teorisine büyük darbe indirmiştir.
AYI KAFATASI
Resimdeki ayı kafatası fosili 63 milyon yaşındadır ve ayıların tarih boyunca hep ayı olarak var olduklarının ispatıdır. Ayılar herhangi bir hayali ortak atadan türememiş ya da herhangi başka bir canlıya dönüşmemişlerdir. Tüm canlılar sahip oldukları özelliklerle varlıklarını devam ettirmişlerken, maymunların günün birinde insanlara dönüştükleri iddiasının bir mantığı yoktur. Tüm canlı türleri için geçerli olan değişmezlik, maymunlar ve insanlar için de geçerlidir. İnsan hep insan, maymun hep maymun olarak var olmuştur.
DÜLGER BALIĞI
Fosil kayıtları tüm balık türlerinin kendilerine has özelliklerle var olduklarını, diğer türlerle aralarında sözde evrimsel bir ilişki olmadığını, "balıkların ortak atası" kavramının da bir hayal ürününden ibaret olduğunu göstermektedir. Yerli evrimcilerden Ali Demirsoy, farklı balık türlerinin birbirlerinden meydana geldiklerine dair iddiaların "varsayıma dayandığını" şöyle itiraf etmektedir:
"Bilinen erken Paleozoik çenelilerden, kemikli balıkların ayrılması konusunda sadece varsayımlar vardır." (Ali Demirsoy, Yaşamın Temel Kuralları, Cilt III, Kısım I, sf. 248)
Resimde görülen dülger balığının fosili de tıpkı canlı örneğinde olduğu gibi balığın üst gövdesinden ve alt gövdesinden çıkan diken şeklinde yüzgeçleri ve kuyruk yapısını çok net bir şekilde yansıtmaktadır. Bu fosil de Darwinistlerin tüm iddialarının geçersiz olduğunu ispat etmektedir. Evrendeki tüm canlılar Rabbimiz olan Allah'ın eseridir ve hepsi benzersiz bir sanatla yaratılmışlardır.
26 Şubat 2013 Salı
KAŞIK BURUNLU MERSİNBALIĞI
Bu canlının 95 milyon yıllık fosili, günümüzde yaşayan örneğiyle tamamen aynıdır. Kretase dönemine ait bu mersin balığı fosili, milyonlarca yıldır değişmeyen yapısıyla evrim teorisine meydan okumaktadır.
ÖRÜMCEK
Bilim adına ortaya çıktığını iddia eden insanların, bilime rağmen evrim teorisi gibi köhne bir tezi savunuyor olmaları hayret vericidir. Sayısız fosil, evrimin geçersiz olduğunu açıkça ispatlanmışken, çeşitli çarpıtmalarla gerçeklerden kaçmaya çalışmak mantıklı bir davranış değildir. 50 milyon yaşındaki örümcek fosili gibi, farklı canlı türlerine ait sayısız fosil örneği, evrimin hiçbir zaman yaşanmadığını net olarak ortaya koymuştur. Bilim adamlarının yapması gereken bu durumu görmezden gelmeye çalışmak değil, bilimin gösterdiği gerçeğe uymaktır. Bu gerçek ise Yaratılış'tır.
STERNORRHYNCHA
Canlıların günümüzde yaşayan örneklerinin fosil kayıtlarında bu kadar net görülmesi evrim teorisine öldürücü darbe indirmiştir. Çünkü canlı 50 milyon yıl önce nasıl görünüyorsa günümüzde de tamamen aynıdır. sternorrhyncha bir kez daha canlı türlerinin ilk günkü özellikleriyle kaldığını ispat etmektedir.
25 Şubat 2013 Pazartesi
ÇAYIR SİVRİSİNEĞİ (Limonia)
Diptera takımına dahil olan çayır sivrisinekleri, iri bir sivrisineği andırırlar. En belirgin özellikleri bacaklarının ve gövde kısımlarının uzun olmasıdır. Bugüne kadar tanımlanmış 14 bin tür çayır sivrisineği vardır ve bu sinekler Diptera takımının en geniş familyalarından birini oluşturmaktadır.
Bugüne kadar elde edilen sayısız çayır sivrisineği fosili, bu canlıların hep çayır sivrisineği olarak var olduklarını, başka bir canlıdan türemediklerini, herhangi bir ara aşamadan geçmediklerini göstermektedir. Yani, çayır sivrisinekleri evrimcilerin iddialarını yerle bir etmekte, tüm canlıların üstün akıl ve güç sahibi Rabbimiz'in eseri olduğunu söylemektedirler.
SOLUCAN
Bilimsel bulguları tarafsız olarak değerlendiren bilim adamları, Darwin'in iddialarının geçersiz olduğunu kolaylıkla görmektedir. Örneğin Darwin'in öne sürdüğü, tüm canlı türlerinin zaman içinde meydana gelen küçük kalıtsal değişikliklerle var olduğu iddiası bugüne kadar hiçbir bilimsel veriyle desteklenmemiştir. Elde, evrimcilerin hayal güçlerinin ürünü olan hikayeler ve ideolojik ısrarları dışında hiçbir şey yoktur. Ünlü İngiliz biyolog Brian Goodwin de, Darwinizm'in bilimsel olarak desteklenmeyen bir teori olduğunu şöyle ifade etmektedir:
"Darwin'in, hayat ağacının zaman içinde küçük kalıtsal farklılıkların birikimi sonucunda oluştuğu varsayımlarının hiçbir desteği yok görünmektedir. Hayatın beliren özelliklerinden, yani balıklar ve amfibiyenler, solucanlar ve böcekler, atkuyrukları ve otlar gibi bir canlı grubunu diğerinden ayıran niteliklerden başka bir süreç sorumlu olmalıdır." (Phillip Johnson, The Wedge of Truth, Intevarsity Press, Illinois, 2000, s.72)
Goodwin "Canlı gruplarının ortaya çıkışından başka bir süreç sorumlu olmalıdır" derken, aslında Yaratılış gerçeğine işaret etmekte, ancak bunu açıkça ifade etmekten kaçınmaktadır. Brian Goodwin'in açıkça söylemekten kaçındığı gerçek, akıl ve vicdan sahipleri tarafından hemen görülmektedir.
YENGEÇ
Resimde görülen 37-23 milyon yıllık yengeç fosili, vücudunun ön kısmından çıkan kıskaçlarıyla, kalın dış kabuğuyla aradan milyonlarca yıl geçmesine rağmen en ufak bir değişikliğe uğramadığını kanıtlamıştır. Evrimcilerin bu bulgulara karşı verebilecekleri hiçbir bilimsel cevap yoktur. Evrim teorisi yaratılışı ispat eden fosiller karşısında tam anlamıyla çökmüştür.
Yengeçler genellikle kalın bir dış iskelete sahiptirler ve bir çift kıskaç ile donatılmışlardır. Yengeçlerin tipik özelliklerinden olan kıskaçlar yukarıda görülen 37-23 milyon yıllık fosilde de aynı şekilde vardır.
Yengeçler de milyonlarca yıl öncesinde bugünkü özellikleriyle bir anda ortaya çıkmış canlılardandır. Bulunan tüm yengeç fosilleri tam yengeç özelliği gösterir, eksik uzuvlu yarı yengeç yarı başka bir canlı fosiline hiç rastlanmamıştır. Yengeçler tarihin her döneminde yengeç olarak var olmuşlardır. Canlılardaki değişmezlik evrim teorisini yıkan en önemli kanıtlardan biridir.
TESTERELİ VATOZ
Testereli vatoz balıkları Pristidae familyasına ait, uzun testere şeklinde bir buruna, aralıklı iki sırt yüzgecine sahip balıklardır. Atlantik Okyanusu, Akdeniz, Pasifik Okyanusu ve kuzey Avustralya'da yaşarlar. Boyu maksimum 7,5 metre olan bu balıklar genellikle en fazla 30 yıl yaşar. Testereli vatozun günümüzde yaşayan örneği incelendiğinde balığın çok karakteristik, tıpkı testereye benzeyen burnunun ve vücudunun kenarlarında bulunan yüzgeçlerinin 95 milyon yıllık fosilinde de aynı şekilde bulunduğu görülmektedir.
Canlıların günümüzde yaşayan örneklerinin fosil kayıtlarında bu kadar net görülmesi evrim teorisine öldürücü darbe indirmiştir. Çünkü canlı 95 milyon yıl önce nasıl görünüyorsa günümüzde de tamamen aynıdır. Testereli vatoz balığı bir kez daha canlı türlerinin ilk günkü özellikleriyle kaldığını ispat etmektedir.
23 Şubat 2013 Cumartesi
GİNKGO YAPRAĞI
Eosen dönemine ait (54-37 milyon yıl) bu ginkgo yaprağı, günümüz ginkgo yapraklarından farklı değildir. Darwinistlerin iddialarına göre, 50 milyon yıl içinde bu canlının sayısız kere evrim geçirmesi, ilkelden gelişmişe doğru bir değişim göstermesi gerekmektedir. Evrimcilere göre sözde ilkel bir ortamın hüküm sürdüğü yeryüzünde, 50 milyon yıl önce bu canlının da ilkel özellikler göstermesi gerekmektedir. Ancak söz konusu fosil örneği herhangi bir değişim geçirmemiştir. Günümüz ginkgolarının sahip olduğu kompleksliğe sahiptir. Bu fosil, tek başına, evrim sürecinin hayali bir kavram olduğunu ispatlamaktadır.
ÇINAR YAPRAĞI
Karada yaşayan bitkilerin fosil tarihi ve yapısal özelliklerini incelediğimizde, karşımıza evrim teorisinin öngörülerine hiç uymayan bir tablo çıkar. Neredeyse her biyoloji kitabında karşılaşacağınız bitkilerin sözde evrim ağacının tek bir dalını bile doğrulayan bir bitki fosili serisi yoktur. Çoğu bitki, fosil kayıtlarında oldukça tatmin edici kalıntılara sahiptir, ama bu kalıntıların hiçbiri, bir türden diğerine ara geçiş formu özelliği göstermez. Hepsi kendi içlerinde özel ve orijinal olarak yaratılmış, apayrı türlerdir ve birbirleri arasında iddia edildiği gibi herhangi bir evrimsel bağlantı yoktur.
Evrimci paleontolog Olson"un kabul ettiği gibi, "Çoğu yeni bitki grubu aniden ortaya çıkar ve kendilerine yakın hiçbir ataları yoktur." (E. C. Olson, The Evolution of Life, New York, The New American Library, 1965, s. 9)
Resimdeki 50 milyon yıllık çınar yaprağı fosili de bu durumun delillerindendir.
21 Şubat 2013 Perşembe
GAL SİNEĞİ (Yumurtalarıyla birlikte)
Üstün uçuş teknikleri ve göz yapılarıyla sinekler evrimciler için önemli bir çıkmazdır. Kanatlar ve göz gibi kompleks yapıların kademeli oluşumla açıklanması mümkün değildir. Bugüne kadar kanatları kısmen oluşmuş herhangi bir sinek türünün fosiline rastlanmamıştır. Elde edilen her sinek fosili kanatlarıyla, görme sistemiyle ve diğer tüm yapılarıyla tamdır. Bu gerçek evrimcileri derin bir sessizliğe mahkum etmektedir. Çünkü bu bulguların anlamı, canlıların evrim geçirmediği, Allah tarafından yaratıldığıdır.
AKASYA ÇİÇEĞİ
Diğer tüm bitkiler gibi akasya ağaçları da her zaman akasya ağacı olmuşlardır. Fosil araştırmaları sırasında elde edilen örnekler bu gerçeği delillendirmektedir. Bulunan akasya ağacı fosilleri, bu bitkinin günümüzdeki örnekleriyle 25 milyon yıl önce yaşamış olanları arasında hiçbir fark olmadığını göstermektedir. Bu durum, bitkilerin evrimi iddiasını ortadan kaldırmaktadır.
HYMENAEA ÇİÇEĞİ
Resimde görülen, 25 milyon yıllık Hymenaea çiçeği, evrimin hiç yaşanmadığının delillerindendir. Hep Hymenaea olarak var olan bu bitki, diğer tüm bitkiler gibi, hiçbir ara aşamadan geçmemiş, bir başka bitkiden meydana gelmemiş, bir başka bitkiye dönüşmemiştir. Nitekim evrimciler de bitkilerin sözde evrimini gösterebilecek herhangi bir ara form fosili olmadığını bilmektedir. Neo Darwinizm'in kurucularından olan George Gaylord Simpson bu gerçeği şöyle ifade etmektedir:
"Ara formların bu sistemli yokluğu, sadece memelilere has değildir ve paleontologların uzun zamandır fark ettiği gibi neredeyse evrensel bir olgudur. Bu olgu, omurgalı ya da omurgasız neredeyse tüm hayvan sınıfları ve tüm takımlar için geçerlidir. Açıkçası aynı olgu, bitkilerin farklı kategorileri için de söz konusudur." (George G., Simpson, Tempo and Mode in Evolution, Columbia University Press, New York, 1944, s. 105, 107)
20 Şubat 2013 Çarşamba
KOZALAK
Kozalakların yapısını inceleyen bilim adamları, kozalaklardaki üreme yapısının kompleksliği karşısında hayrete düşmüşlerdir. Kozalaklar, rüzgarla polenleşme sistemini kullanır, dolayısıyla aerodinamik kuvvetlerden faydalanırlar. Yapılan araştırmalar bu canlıların, rüzgarın doğrusal hareketlerini üç şekilde değiştirebildiklerini ortaya koymuştur. Kuşkusuz aklı ve şuuru olmayan bu ağaç parçasının, rüzgarın hareketlerini kullanmak gibi akıl gerektiren bir işlemi gerçekleştiriyor olması evrimcilerin iddia ettiği gibi tesadüflerle açıklanamaz. Tesadüfler, bir bitkiye rüzgarı nasıl kullanacağını öğretmekten aciz oldukları gibi, böyle kompleks bir sistemin tek bir parçasını bile meydana getirme gücüne sahip değildirler. Kozalaklardaki bu mükemmel yapı, üstün güç ve akıl sahibi Rabbimiz"in eseridir.
AKREP SİNEĞİ
Evrimci yayınlarda, elde edilen her fosil örneği sanki evrim teorisine destekmiş gibi yansıtılır. "Atalarımızın izine rastlandı", "Böceklerin evrimi sonunda anlaşıldı", "Sineklerin atası bulundu" gibi manşetlerle yayınlanan haberlerdeki bilgiler dikkatlice incelendiğinde, elde edilen bulgularda evrimi destekleyen hiçbir unsur olmadığı açıkça görülür. Hatta bu bulgular tam tersine evrimi çürüten bilgiler içerir. Ancak taraflı yayınlarla gerçekler gizlenir, bilimsel veriler göz ardı edilir ve bilimin ortaya koyduğu gerçek yerine Darwinistlerin hayali hikayeleri ve masalları anlatılır. Ancak artık kitlelerin bu masallara inanması mümkün değildir. Zira, resimdeki örnekte olduğu gibi sayısız fosil, halkın gözleri önüne getirilmiştir ve canlılığın kökeninin evrim olmadığı reddedilmesi mümkün olmayan delillerle ispatlanmıştır.
19 Şubat 2013 Salı
MANTAR SİVRİSİNEĞİ
Resimde görülen 45 milyon yaşındaki mantar sivrisineği fosilinin, günümüzde yaşayan örneklerinden en ufak bir farkı yoktur. 45 milyon yıldır aynı olan mantar sivrisinekleri karşısında, evrimciler hiçbir makul açıklama yapamazlar. Görüldüğü gibi canlıların tarihi, evrim teorisini kesin ve açık olarak yalanlamaktadır.
18 Şubat 2013 Pazartesi
17 Şubat 2013 Pazar
16 Şubat 2013 Cumartesi
15 Şubat 2013 Cuma
DENİZANASI
500 milyon yıl öncesine ait olan ve bu canlıların hiç değişmeden günümüze kadar ulaştığını kanıtlayan bu denizanası fosili, evrimin geçersizliğini gösteren yüzmilyonlarca fosilden yalnızca biridir.
Resimde görülen 500 milyon yıllık denizanası fosilinin günümüze kadar gelmesi adeta bir mucizedir. Çünkü denizin altında yaşayan bu canlının balıklar gibi bir iskeleti yoktur, tamamen jölemsi bir yapıya sahiptir.
Normal şartlarda bu hayvanın günümüze kadar gelen bir fosilinin kalmaması gerekir. Ancak Allah, evrimcilerin iddialarını geçersiz kılmak için bu canlının da fosilleşmesini sağlamış ve 500 milyon yıl öncesinden günümüze bir delil sunmuştur.
Denizanalarının kalpleri, beyinleri, kemikleri, pulları ve gözleri yoktur. Sinir sistemleri sinir ağı biçiminde şekillenmiştir. Denizanalarının bazı türleri zehirlidir. Zehirsiz olanlarda da savunma amacıyla kullanılan biyolüminesans denen, kimyasal bir reaksiyon sonucunda meydana gelen ışığı yayma özelliği vardır. Denizanaları da tıpkı diğer canlılar gibi Allah'ın muhteşem yaratma sanatının birer tecellisidir.
CIRCIR BÖCEĞİ
Cırcır böcekleri parlak renkli, yuvarlak iri başlı, kısa kanatlı, uzun antenli böceklerdir. 2 cm boylarında olup, gündüz kazdıkları çukurlarda gizlenirler, gece faaliyet göstererek öterler. Sadece erkekleri ön kanatlarını birbirine sürterek ses çıkarır ve dişileri kendilerine çekerler. Resimdeki amber içinde yaklaşık 108-92 milyon yıldan beri hiç bozulmadan kalmış olan bir cırcır böceği (Oecanthidae) görülmektedir. Bu böceğin günümüzdeki örneğine baktığımızda tamamen aynı özellikleri taşıdığını görürüz. Bu da bize binlerce canlı örneğinde gördüğümüz gibi canlıların ilk yaratıldıkları günden bu yana aynı özellikleri taşıdıklarını, dolayısıyla hiçbir zaman evrimleşmediklerini kanıtlamaktadır.
TANG BALIĞI
Wendell R. Bird, The Origin of Species Revisited adlı kitabında, evrim teorisinin ara form iddiasının hayali bir hikayeden ibaret olduğunu şöyle ifade ediyor: "... Jeolojik kayıt en baştan söylenen şeyi bir daha vurguluyor: Farklı jeolojik dönemlere ait türler arasında yaşadığı varsayılan ara formlar hayali şeylerdir, yalnızca teoriyi desteklemek için ortaya atılmıştır." (Wendell R. Bird, The Origin of Species Revisited, Thomas Nelson Inc, Aralık 1991, s. 44) Bugüne kadar yapılan fosil araştırmaları, evrimcilerin iddialarına destek olabilecek, herhangi bir ara form örneği ortaya koymamıştır. Türler arasında sözde ata-torun ilişkisi olduğunu gösteren bir fosil de bulunamamıştır. Örneğin bulunan hiçbir tang balığı fosili yarım, az gelişmiş, organlarının bazısı oluşmuş bazısı oluşmamış değildir. Ne kadar geriye gidilirse gidilsin, elde edilen her tang balığı fosili bugün yaşayan tang balıklarıyla birebir aynı özellikleri taşımaktadır. Resimdeki 95 milyon yıllık tang balığı fosili de bu gerçeğin delillerindendir.
14 Şubat 2013 Perşembe
13 Şubat 2013 Çarşamba
YABANİ KEDİ KAFATASI
Darwinizm"in sahte ilahı kör tesadüflerdir. Darwinistler, kör tesadüflerin cansız maddeleri canlı varlıklara çevirebileceğine, canlı türlerini birbirine dönüştüreceğine inanırlar. Bu batıl inanç, tam 150 yıl boyunca bir gerçek gibi sunulmuş, adeta bir din gibi anlatılmıştır. Şimdi artık batıl olanın ortadan kalkma vakti gelmiştir. Ele geçirilen sayısız fosil, canlıların yoktan var olduklarını ve hiçbir şekilde evrim geçirmediklerini kanıtlamaktadır. Evrim teorisinin yaşama alanı kalmamıştır. Resimde görülen yabani kedi kafatası fosili, Allah"ın yarattığı sayısız delilden bir tanesidir. 80 milyon yıllık bu fosil, canlının milyonlarca yıl değişmediğini, dolayısıyla Darwinist iddiaların tümünün yalan olduğunu ilan etmektedir.
GERRIDAE (SUDA KOŞAN)
Örnekleri görülen diğer pek çok canlı gibi Gerridae familyasına dahil böcekler de Darwinizm"i geçersiz kılan delillerdendir. Jura döneminden bugünlere ulaşan 150 milyon yıllık bu Gerridae fosili evrimin geçersizliğini gözler önüne sermektedir. Bütün bu fosiller şu açık gerçeğin göstergesidir: Tüm canlıları Allah yaratmıştır, bu canlılar hiçbir değişim göstermeden günümüze kadar gelmiştir ve canlılar hiçbir zaman evrim geçirmemiştir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)